Eski çağlarda farklı medeniyetler tarafından merasim alanı, adak yeri, yön işareti olarak ya da dini ritüellerde kullanılan obolar, farklı toplumlarda ovo, ova, oba, inuksuk gibi isimlerle de anılırken Elazığ çevresinde "kulluk" olarak adlandırılıyor.
Nimri köyü kırsalında kalıntılarına rastlanan kulluklar, köy sakinlerinden Kenan Öztürk'ün uyguladığı "Nimri Kullukları Sanat Projesi" ile yeniden canlandırılıyor.
1981 yılında gittiği Fransa'da, Paris 8 Üniversitesinde doktorasını tamamladıktan sonra Paris'teki bir sanat merkezinde uzun yıllar sanat yönetmeni olarak çalışan Kenan Öztürk, Türkiye'de de sanatsal çalışmalar yapmak için Balıkesir'in Ayvalık ilçesinde Karagöz Sanatevi'ni kurdu.
2016 yılında köyünde "Nimri Kullukları Sanat Projesi"ni hayata geçiren Öztürk, her yıl düzenlediği sanat çalışmalarıyla köy kırsalında farklı sanatçılar tarafından "kulluk" adı verilen heykeller yapılmasına olanak sağladı.
Nimri köyünün geleneği, projeye ilgi gösteren 75 yaşındaki Fransız heykeltıraş Marc Pedoux'un köyün kırsalında yaptığı "kulluk" heykeli ile de yaşatılacak.
Fransa'da birçok mekanda, park ve bahçelerde heykelleri bulunan Pedoux, Nimri köyü kırsalında 3 traktör taş kullanarak yaptığı, yaklaşık 2,5 metre yüksekliğe sahip, konik şekilli ve tepe noktasına tarımda ve bahçe işlerinde kullanılan el aletlerinin sabitlendiği heykel çalışmasına "Ab-ı Hayat" adını verdi.
"BU GÜZEL ÜLKEDE SANATSAL BİR ÇALIŞMA YAPACAK OLMAK BENİ HEYECANLANDIRDI"
Heykeltıraş Marc Pedoux, Fransa'da uzun yıllar kapalı mekanlar, park ve bahçeler için heykel yaptığını belirterek, son yıllarda ise eserlerini daha çok doğada hazırladığını söyledi.
Kenan Öztürk ile tanıştıktan sonra "Nimri Kullukları Sanat Projesi"ne destek vermek istediğini anlatan Pedoux, "Kenan Öztürk Lyon kentindeki atölyeme geldi, projesini anlattı, benim çalışmalarımı gördü. Nimri Projesi çok ilgimi çekti. O nedenle bu projeye katılmak istedim ve Elazığ'ın Nimri Köyü'ne gelerek bu eserimi ortaya koydum. Ayrıca bu güzel ülkede sanatsal bir çalışma yapacak olmak beni heyecanlandırdı." dedi.
Pedoux, eseri için 3 traktör taş kullandığını ve hazırladığı platform üzerinde taşları tek tek dizerek koni şeklindeki kulluk heykelini yaptığını anlatarak, heykelin tepe noktasına tarımda ve bahçe işlerinde kullanılan el aletlerini yerleştirdiğini belirtti.
Bir dağı sembolize eden altta konik, taştan yapı ile evreni yansıtan üstteki metalik yapıyı birleştirmeye çalıştığını ifade eden Pedoux, "Birinci aşama tabanda büyük taşlarla bir çember oluşturdum, içerisini taşlarla doldurduk. Bu çalışmanın ana temeliydi. Altta gördüğümüz dağa benzeyen yapı aslında yanımızda bulunan Ağbaba Dağı'nı temsil ediyor. Üstteki metal çubuklar ve onun ucundaki aletler ve işaretler ise gökyüzünden gelen enerjiyi sembolize ediyor. Üstte gördüğünüz, demir aletler sanatkarlar tarafından yapılmış aletler. Heykelde biri altta toprağa doğru giden, diğeri yukarı çıkan konik yapıyı, toprağın enerjisiyle gökyüzünün enerjisini birleştiren bir sembol olarak algılıyorum." dedi.
ÖZTÜRK: "MARC, DOĞADA SANAT AKIMININ ÖNCÜLERİNDEN BİRİ"
Kenan Öztürk de köyünde unutulmaya yüz tutan kulluk kültürünün yeniden hayat bulması için 2016'dan bu yana çalışma yürüttüğünü, bugüne kadar sanatçıların ve üniversite öğrencilerinin desteğiyle 11 kulluk heykeli yapıldığını belirtti.
Yaptıkları çalışmaları çeşitli platformlarda paylaştıklarını anlatan Öztürk, Fransız sanatçı Marc Pedoux'un da köye önemli bir eser kazandırdığını aktardı.
Öztürk, şunları kaydetti:
"Marc, Fransa'da doğada sanat akımının öncülerinden biri. Kendisi akademi mezunudur ve profesyonel heykeltıraştır. Aynı tipte Alp Dağları'nda kulluklar yapıyordu. Böyle bir projeye katılmak istediğini belirtti. 6 Mayıs'ta köyümüze gelerek 15 günlük bir çalışma gerçekleştirdi. Bu çalışmanın sonucunda 'Ab-ı Hayat' adını verdiği eserini ortaya çıkardı."