Bu rahatsızlıklardan biri de böbrek fonksiyonlarında çeşitli sebeplerle meydana gelen bozulmalar.

'Akut böbrek hasarı' adı verilen bu problemin yaşanmasının ardında sıvı ya da kan kayıpları, ilaçlar ya da bitkisel ürünler, infeksiyon ve sistemik hastalıklar yer alabiliyor. Süresi nedenine bağlı değişiklik gösteren bu rahatsızlık çoğunlukla tamamen iyileşebilen bir özelliğe sahip.

Ancak yine de yeterince dikkat etmediğimiz böbrek sağlığımızın takibinde olmak sağlıklı bir ömür için hayati önem taşıyor.

'TUZ TÜKETİMİNİ AZALTIN'

Günümüzde kronik böbrek hastalığının en sık nedenleri arasında diyabetin artışı, obezite ve sağlıksız yaşam tarzı gösteriliyor. Hipertansiyon ya da ırsi olan polikistik böbrek hastalığı olanlar da kronik böbrek yetersizliğine yol açabiliyor.

"Kalp ve damar sistemimizi koruyucu tüm önlemlerin böbreklerimizi koruyucu etkileri var" diyen Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Ecder, "Tütün ürünlerini tüketmemek, tuz tüketimini azaltmak, düzenli egzersiz yapmak, ideal vücut ağırlığında olmak, yeterli sıvı almak, aşırı alkolden uzak durmak ve hekim tavsiyesi olmadan bilinçsiz ilaç kullanmamak böbreklerimizi korumak için seçebileceğimiz yollar" dedi.

"Fazla kilolu olanlar, yüksek tansiyonu olanlar, diyabetikler, tütün ürünleri tüketenler ve ailesinde genetik böbrek hastalığı olanlar kronik böbrek hastalığı açısından risk altında olan kişiler arasında gösteriliyor. Yaş ilerledikçe damarlar yaşlandığı ve böbrek damarları da etkilendiği için ileri yaştakiler de kronik böbrek hastalığı açısından risk altında olarak görülüyor." Prof. Dr. Tevfik Ecder

'İDRAR TAHLİLİNDEN ANLAMAK MÜMKÜN'

Düzenli olarak kan basıncı ölçümü yaptırmanın önemini vurgulayan Prof. Dr. Tevfik Ecder, "Sağlık kontrollerinde bir böbrek hastalığının varlığını saptamak için çoğu kez basit tetkikler yeterli oluyor. Rutin olarak yapılan idrar tahlili ve kanda kreatinin tayini ile böbrek hastalığı olup olmadığını anlamak mümkün" diye konuştu.

Prof. Dr. Ecder, böbrek hastalığının daha erken aşamalarda fark edilmesinin, alınacak önlemler sayesinde hastalığın seyrini olumlu yönde etkileyeceğine de dikkat çekti.

"Böbreklerin korunması için özellikle yenmesi gereken bir besin maddesi ya da alınması gereken bir destek ürünü yok. Beslenme ile ilgili olarak dikkat edilmesi gereken en önemli hususlar tuz alımının olabildiğince azaltılması ve ideal vücut ağırlığının hedeflenmesidir. Diyabeti veya hipertansiyonu olan hastaların kan şekerinin ve kan basıncının kontrol altına alınması için verilen ilaçları kullanmaları böbreklerin ve diğer organların korunmasını sağlar." Prof. Dr. Tevfik Ecder

Erol Aslan, Tasarruf Tedbirlerini Değerlendirdi Erol Aslan, Tasarruf Tedbirlerini Değerlendirdi

'GÜNDE 2-2.5 LİTRE SIVI TÜKETİLMELİ'

"Halk arasında yanlış bir bilgi olarak bol miktarlarda su içmenin böbreklerin korunması için yapılması gereken en önemli davranış olduğu sanılıyor. Bu yüzden böbrek yetersizliğinin en önemli nedenleri olan diyabet ve hipertansiyon ile mücadele geri planda kalıyor" diyen Prof. Dr. Tevfik Ecder, "Aslında 'su' yerine 'sıvı' demek daha doğru. Çünkü içtiğimiz tüm sıvıların (çay, çorba, ayran vs.) içindeki su molekülleri bağırsaklardan emilerek böbreklerden su molekülleri olarak süzülür. Bu nedenle suyun kaynağının böbrekler açısından hiçbir önemi yok" diye konuştu.

"Bir kişinin günlük alması gereken sıvı miktarı, kişinin kilosuna ve günlük aktivitesine göre değişir. Yine de günlük pratikte bir rakam vermek için çoğu kez 2-2.5 litre civarında sıvı alınmasının makul bir miktar olduğu söylenebilir. Tekrarlayan taş hikâyesi olan veya tekrarlayan idrar yolu infeksiyonu hikâyesi olan kişilerin günlük sıvı alımı konusunda daha titiz davranmaları gerekir." Prof. Dr. Tevfik Ecder

Editör: Haber Merkezi