İSTANBUL (AA) - GÜLSELİ KENARLI - Uzmanlar ve gözlemciler, Marmara Denizi'nde müsilajın 30 metre derinliğe kadar her tarafı sardığı, nisan ve mayıs ayları gibi yüzeye çıkabileceği ve 2021'e kıyasla daha yoğun bir çevre felaketi yaşanabileceği konusunda uyarıyor.

Marmara Denizi'nde daha önce 2007-2008 ve 2021 yıllarında gözlemlenen müsilaj oluşumu, deniz ekosistemini bu yıl da tehdit ediyor.

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan 71 yaşındaki çevre gönüllüsü ve Büyükada sakini Serço Ekşiyan, Marmara Denizi'nde 1973 yılında tüplü dalışa başladığını ve yaşanan değişime tanıklık ettiğini söyledi.

Ekşiyan, "Şanslıyım, o güzel günleri gördüm. Ama bugünleri gördüğüm için de şanssızım. Bazı gençler herhalde hep böyleydi zannediyorlar. Ama böyle değildi, burası Maldivler, Kızıldeniz gibiydi. Hiç oralara gitmeye gerek yoktu." dedi.

Marmara Denizi'nde ilk müsilajı 2007 Kasım'da bir dalış esnasında gördüğünü ve bunu kamerayla kaydettiğini belirten Ekşiyan, o dönemde İstanbul Üniversitesinden bilim insanlarının, Adalar Belediyesi aracılığıyla kendisine ulaştığını, görüntüleri ve müsilajı sorduklarını anlattı.

Ekşiyan, o dönem kasım ayında başlayan müsilajın nisanda kaybolmaya başladığını ve 2007'den 2010'a kadar azalarak da olsa devam ettiğini aktardı.

Yıllar sonra 2020 Kasım'da yine müsilaja rastladığını kaydeden Ekşiyan, "Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesindeki Mustafa Sarı Hoca'yla hemen irtibata geçtim ve paylaşımlarda bulunmaya başladık. Suyun üzerine yoğurt kaymağı gibi çıktığında da herkes gördü." diye konuştu.

Ekşiyan, 2007'deki müsilajın 2021'deki gibi kütle halinde suyun üzerine çıkmadığını, bunun iki dönem arasında en büyük fark olduğunu ifade etti.

Erzurum'da AFAD Kış Tatbikatı'na katılacak görevliler kortej yürüyüşü yaptı Erzurum'da AFAD Kış Tatbikatı'na katılacak görevliler kortej yürüyüşü yaptı

Geçen yıl kasım, aralık ve bu yıl ocakta yaptığı dalışlarda müsilaja rastladıklarını bildiren Ekşiyan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şu anda aşağıdaki durum 2007, 2021 gibi aynı. 30 metrelere kadar inmiş durumda. Küçük parçalar halinde ise hemen suyun üstünde, yani 1 metrede bile var ve büyümeleri 4 metrede falan başlıyor. 2021'de 30 metrelerde tüm mercanların üstünü kaplamıştı. 2007'nin filminde, 39 metrelerde bile o ince deniz kalemlerinin üzerini kapladığı, elimde bir çubukla onları temizleyip iskeletini çıkarttığım görüntüler var. Ben bilim insanı değilim, gözlemciyim ve gözlemime göre gidişat önceki yıllarla aynı. Muhtemelen nisan, mayıs gibi su yüzeyine çıkar, aşağıdaki varlığı da devam eder diye düşünüyorum. İlgisizlik ve buna çare bulmakta gecikilmesi beni çok üzüyor."

- Sıcaklık, kirlilik ve durağan deniz şartlarının etkisi

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, deniz yüzeyi sıcaklıklarının ortalamadan yüksek, deniz şartlarının durağan ve kirlilik yükünün fazla olmasını müsilaj için "tetikleyici üçlü mekanizma" olarak nitelendirdi.

Son yıllarda bütün dünyada iklim değişikliğine bağlı olarak deniz yüzeyi sıcaklıklarının hızla arttığına işaret eden Sarı, bununla birlikte ortamdaki kirliliğin fazla olmasının da bundan sonra müsilajın daha çok görüleceği anlamına geldiğini söyledi.

Müsilajın, 2021 yılında 2007-2008'e göre daha fazla olduğunu, şu andaki gidişata göre bu yılın da 2021'den daha fazla olacakmış gibi gözüktüğünü dile getiren Sarı, şöyle devam etti:

"Bilim veriyle çalışır ve biz veriye dayalı tahmin yaparız. Ama ekosistemleri tahmin etmek çok zordur. Ekosistemle ilgili yaptığınız her tahmin yanılabilir, şaşabilir, biz de bu sene yanılanlardan olmak istiyoruz. Gidişat en az 2021'deki gibi yoğun bir müsilajın yüzeye doğru yaklaştığını gösteriyor ve ne yazık ki bilimsel gidişata göre yüzeye çıkacak diye tahmin ediyoruz. Umarız ki yanılırız ama şu anda yüzeyden 30 metre derinliğe kadar örümcek ağı gibi müsilaj her tarafı sarmış durumda. Yüzeye çıkan müsilaj, toplam müsilajın binde biri kadar bile değil. Bizi korkutan o yüzeydeki değil, bizi korkutan suyun altındaki 0 ile 30 metre arasındaki yoğunluk, o devam ediyor."

Sarı, Marmara Denizi'nde müsilajın genellikle 8-18 metre aralığında sonbaharda oluşmaya başladığını, sonra yüzeye doğru yaklaştığını ve çok az bir kısmının ilkbahar yaz aylarında yüzeye çıktığını, büyük bir kısmının bulut gibi büyük kütleler halinde kümelenerek denizin dibine çöktüğünü anlattı.

- Müsilaj ekosisteme nasıl zarar veriyor?

Marmara'da ilk 30 metrenin altında oksijence zengin, besin açısından fakir Akdeniz suyu olduğu için müsilajın o bölgede oluşmadığını belirten Sarı, "İlk 30 metrelik kıyısal bölgesi, ışığın dibe kadar ulaşmaya çalıştığı, denizin en verimli bölgesidir. Bu bölgedeki canlılık çok daha fazladır, türlerin büyük bir kısmı bu bölgede yaşar. Müsilaj, bütün bu türlerin yaşamlarını etkiler. Pinaların, süngerlerin, mercanların üstünü örter, nefes almasını ve beslenmesini engeller. Deniz canlılarının büyük bir kısmı yumurtalarını suyun içine bırakır, müsilaj kümesi onları sarar ve yaşamasına fırsat vermez." değerlendirmesinde bulundu.

Müsilaj oluşumunun yüzeyden itibaren ilk 30 metrede görülse de Marmara Denizi'nin bütün derinliklerinde müsilajın dibe çöktüğünden ve dip çamur haline geldiğinden bahseden Sarı, yüzeye çıksa da çıkmasa da müsilajın ekolojik ve ekonomik birçok etkisi olduğuna değindi.

Dibe çöken her müsilajın parçalanma esnasında Marmara Denizi'nin ekolojik ömrünü azalttığını vurgulayan Sarı, sözlerini şöyle tamamladı:

"Dibe çöken müsilaj parçalanırken çözülmüş oksijeni tüketiyor. Zaten Marmara yoğun kirlilikten dolayı derinlerinde oksijen krizi yaşayan bir deniz. Biz şu anda müsilajla beraber bu krizi katlıyoruz, hızlandırıyoruz, 60 metrenin altında oksijen kritik düzeyin, yani litrede 2 miligramın altına düşüyor. Yani oksijensiz bir bölge oluşturuyoruz Marmara'nın dibinde. Onun için bir an önce işbirliği halinde Marmara'ya bir damla bile atık bırakılmayacak bir sistemi kurmamız gerekiyor. Oksijen yoksa yaşam biter. Denizin dibi kumdan, çamurdan ibaret değil, orası bir yaşam alanı."

Kaynak: aa